Nezaket
Başlarken…
DüşArt‘ın ilk sayısındaki ilk yazımda sizi sevgiyle selamlıyorum Sevgili Okur…
İçimde yeni bir şeyin verdiği heyecanla başlıyorum satırlarıma. Şu an elinizde tuttuğunuz veya bilgisayarınızdan, telefonunuzdan okuduğunuz bu dergi harika insanların, harika işler üretme, bilgiyi paylaşmak inancıyla bir araya gelmesiyle ortaya çıktı. Umuyorum ki DüşArt’ın yazar-okur dostluğu uzun yıllar devam eder ve nice güzelliklere vesile olur.
Gelelim konumuza… Nezaket *
Günlük hayatımızın akışında telaşlarımızın peşinde koştururken, eskiden bizim için güzel bir alışkanlık olan nezaketimizi nerede unuttuk acaba diye düşünürken buldum kendimi. Çok fazla meşgul olmamız, stresli veya üzgün olmamız içerisinde yaşadığımız toplumda, yaşam alanlarımızı paylaştığımız insanlara karşı tahammülü düşürüyor ve onlarda olumlu duygular uyandırmayacak davranışlar sergilediğimizi gözlemliyorum. Artık eylemlerimizde, birine rahatsızlık verir miyim inceliğini göstermeyi unutuyoruz.
TDK’ye baktığımızda Nezaket; Farsçadan nazik kelimesinden türeyen, başkalarına karşı saygılı davranma, (bir durum ya da iş için) özenli davranmayı gerektiren, incelik anlamlarına gelmektedir. Bu tanıma göre gündelik hayatımızdaki hitap şekillerimiz, konuşurken geliştirdiğimiz üslubumuz hem sosyal yaşantımızda hem de iş hayatımızdaki ilişkilerimizi güçlendirir ve sağlam temeller üzerine kurar diyebiliriz. Özgürlüğümüzün biz dışındaki kişilerin özel alanına değmemesi için bu yazının bir farkındalık sağlamasını diliyorum.
Sosyal yaşamın en önemli iletişim rutinleri olan nezaket kuralları toplumlar arasında değişkenlik gösterse de benim değinmek istediğim kısmı günlük hayatımızdaki meseleler.
Özellikle değişen ve dönüşen dünyada nezaket sahibi insanların varlığı daha hissedilir derece olmaya başladı, örneğin sürekli olarak online olmamız samimi olmadığımız kişilere isteğimiz zaman diliminde mesaj veya arama yapmamızı gerektirmiyor, telefonlarımızın son ses açık olması çevremizdekileri art arda gelen mesaj silsileleriyle meşgul etmemiz, toplu taşımalarda seyahat ederken yüksek sesli konuşmak veya telefonda konuşmak, konuşma sırasında karşımızdakinin söylediklerini dinlemeden konuşmasını bölmek veya telefonla ilgilenmek gibi davranışlarda bulunmak içinde yaşanılan toplumdaki diğer bireyleri umutsuzluğa sürüklemekten kolektif bir iyi olma bilincinden uzaklaştırır.
İncelikle yapılan her davranışın, söylenilen her sözün bize ve çevreye yansıması mükemmel sonuçlara sebep olacaktır. Bu farkındalıkla ‘’Affedersiniz… Özür Dilerim… Teşekkür Ederim…’’ gibi büyülü kelimeler kullanıldığında içinde yaşadığınız toplum daha erdemli davranışlar geliştiren bireylerden oluşur ve daha sağlıklı ilerlemeler kaydedilir.
Haydi gelin;
Karşımızda konuşan arkadaşımızı önce dinleyelim sonra konuşalım,
Toplantıdaysak veya arkadaşlarımızla buluştuysak telefonumuzu sessize alalım,
Konuşurken sesimizi daha düşük tonda kullanalım,
Ortak kullandığımız yaşam alanlarını temiz ve düzenli tutalım,
Ölçülü bir mizah tavrı takınalım,
Çevremizdeki diğer bireylerin özel alanlarına saygılı olalım.
Toplumların geleceğe ilerlemesinde önemli yeri olan nezaket kuralları sosyal ihtiyaçlar doğrultusunda ortaya çıkmış, gelişmiştir ve bu kurallara uyulmadığı taktirde herhangi bir cezai yaptırımı bulunmamaktır. Fakat birbirimize nezaketle yaklaştığımızda daha farkında ilişkiler kurar sahip olduğumuz pozitif enerjiyi de etrafımıza yayarız. Toplumsal bir aradalığımızda birbirimize olan saygımızı pekiştirir, iletişimimizi güçlendiririz.