Dünya üzerinde birçok devlet var oldu ve yok oldu. Günümüzde de yüzlerce devlet varlığını sürdürüyor. Bu devletlerin modernleşmesi, ilerlemesi kimin ya da kimlerin sayesinde olmuştur? Veya bir milletin bağımsızlığını kazanması? Bir yönetici, kral veya cumhurbaşkanı sayesinde değil, o devletin milleti sayesinde, milletin devletinin düşeceği durum karşısında takınacağı tavırlar sayesindedir.
Örnek vermek gerekirse; bir siyasetçi düşünün, nerede yetkinliği olmayan insan varsa, onların inanacağı şeyler anlatıp, popülizm kasmasıyla başa gelen başarısız bir yönetici ile yönetilmek yine o devletin halkının eseridir. Çünkü o devlete oklokrasiyi¹ getiren halkın kendisidir. Çünkü başa gelen kişi de o halktan birisidir. Devletin kötü durumundan, zor şartlarından kurtarmak da yine aynı halkın elindedir. Keza refahın artması ve eğitilmek de.
Finlandiya ve Fin halkı buna çok büyük bir örnektir. Kendi ülkelerine Suomi² diyen, geniş ovaların, bataklıkların bulunduğu bir ülkenin milletinin ileri gitmesi, gelişmesi ve günümüzde hala en mutlu ülke statüsünde olması bir tesadüf mü? Hayır. Bu Fin halkının azim ve kararlılığının bir sonucudur.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 1919’da Amasya Genelgesi’nde söylediği “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır.” sözünü doğrular nitelikte bir kitap olan Beyaz Zambaklar Ülkesinde, yıllarca başka ülkelere bağlı olmuş (İsveç, Rus İmparatorluğu) bir şekilde yaşayan Finlandiya’nın kendi kendine yetmesi, eğitimli olması, askerlerin sadece askeri değil birçok konuda eğitim almasını anlatan ve devletin ileri gitmesini sunan bir manifestodur. Bu millet birçok konuda gelişmiştir ve adeta ölü bir durumda iken yeniden dirilmiştir. Bu kitap hem bir manifesto hem de Finlandiya’nın kurtuluş öyküsüdür.
Mustafa Kemal Atatürk’ün de okullarda okutulmasını istemesi ve askeri okullarda zorunlu olarak okutturmasının sebebi; askerlerin devleti nasıl ileriye taşınabileceğini anlatan ve askerlerin tahsilli birer birey olmasını istemesidir. Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, vatanına ve halkına sahip çıkan nesiller yetişmesini istemesidir.
Kitabın Türkiye’deki yeri için bunlar yeterli değildir. Hatta geçmişte yapılan anketlerde askerlerin en çok etkilendiği kitap Beyaz Zambaklar Ülkesinde olmuş ve hatta Kur’an’dan bile daha çok satan ve okunan bir kitap olmuştur.
Başlıklar altında kitabı inceleyecek olursak;
Milletin Azim ve Kararlılığı
Finlandiya’nın, Rus İmparatorluğu’na bağlı olduğu zamanlar yaşam şartları zordur. Fakir bir ülkedir Finlandiya fakat halkın çok büyük bir özelliği vardı. Bu fakir ülkeye bağlıydılar ve azimli idiler. Bataklıktan oluşan bu ülkeye fazlasıyla düşkündüler. Büyük bir azimle çalışır ve kendi kendilerine yetmekteydiler. Atatürk döneminin Türk milleti için de bu durum geçerliydi. Yani burada Fin halkı “Coğrafya kaderdir.” argümanını da yıkmış bulunmaktadırlar. Bir halk umudunu yitirmiş ise, devletini yükseltip ileriye taşıyacağına inanmazsa, köle olmaya seslerini çıkarmıyorsa o milletten hiçbir şey beklenmez. Adeta ölüme doğru sürüklenen bir devletin milleti ölmeye yüz tutmuştur.
Yeni Nesiller ve Çağdaş Fikirler
Bir yönetici ne kadar iyi bir yönetici olursa olsun bir devleti belli bir zamana kadar taşıyabilir. Ondan sonra gelecek olan yeni nesillerdir ve yeni nesillerin de ülkeyi iyi yönetmesi onların hür düşüncelerle yetişmesine bağlıdır. Burada demek istediğim; dünyanın koşullarına uymayan, çağdaş olmayan, artık başarı gösteremeyen ideolojilerle, düşüncelerle yönetilen bir ülke bırakın gelişmeyi, bir bataklığa saplanır. Mesela Atatürk saltanatla da Türkiye’yi yönetebilirdi fakat nereye kadar? Dünyanın o zamanlarındaki en uygun yönetim şekli demokrasi, en uygun devlet yapısı cumhuriyet idi. O dönemdeki dünyanın durumuna bakarsak imparatorluklar sırasıyla yıkılmaktaydı (Rus İmparatorluğu, Alman İmparatorluğu, Çing Hanedanı) ve yerlerine cumhuriyetler (SSCB, Weimar Cumhuriyeti, Çin Cumhuriyeti) kurulmaktaydı.
Eğer yeni nesillere çağdaş olmayan, irtica fikirler, ideolojiler zorla dayatılırsa o ülke asla gelişemez. Mustafa Kemal Atatürk’ün de okullarda okutulmasını istemesinin belki de en büyük sebebi budur. Yetiştireceği fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillere şu sözü söylemektedir:
“Cumhuriyet’i biz kurduk, devam ettirecek sizsiniz.”
Cumhuriyet’i kurmuş ve onu gelecek nesillere emanet etmiştir.
Bağımsızlık Mücadelesi
Belki de Beyaz Zambaklar Ülkesinde’nin ana konusudur; fakir fakat azimli insanlara sahip olan Finlandiya ve Fin halkının bağımsızlık mücadelesi.
Belki de kitabın yazıldığı zamana kadar, dünyada en büyük bağımsızlık mücadelesini 1920’lerde Türkler vermiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde İngilizleri, Yunanlıları, Fransızları, İtalyanları, Ermenileri ve imparatorluk içinde yaşayan isyancı toplulukları yenmişti ve 1923’te imparatorluk yerini cumhuriyete bırakmıştı ve Atatürk bağımsızlık hakkında şu sözü söyler:
“Ben milletimin ve büyük atalarımın en kıymetli miraslarından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım.”
Fin halkına bakacak olursak onlar Türklerden daha önce bağımsız olmuşlardı. 6 Aralık 1917’de Rusya’dan bağımsızlığını ilan eden Finlandiya, Rus İmparatorluğu’nda 1917’de meydana gelen Bolşevik devriminden sonra 31 Aralık 1917’den sonra da bağımsızlığı Sovyetler tarafından tanınmıştı.
Çünkü Bolşeviklerin ve SSCB’nin ilk lideri Vladimir Lenin’in uluslar politikasına göre bir milletin kendisine ait bağımsız bir devleti olmalıydı. Zaten Rus İmparatorluğu yıkıldıktan sonra Rusya’dan sadece Finlandiya değil, Ukrayna, Estonya, Litvanya, Letonya, Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan gibi birçok ülke bağımsız olmuştur.
Fakat Finlandiya’nın bağımsız olmasından sonra 1918 yılının 25 Ocak ile 15 Mayıs tarihleri arası bir iç savaş olmuştur. Amaç bağımsız olan Finlandiya’nın tekrardan Rusya’ya bağlı kılınmasıydı. Bir sağ-sol kavgası niteliğindeydi. Fakat buna rağmen Finlandiya bağımsız olarak günümüze kadar gelmiştir.
Kültür
Kültür bir bayrak gibidir. Bir milletin adeta bağımsızlık sembollerindendir. Bir insanın bir millete ait olduğunu o milletin geleneklerinden (halk oyunları, müzikleri, giyim kuşamları gibi) öğrenebiliriz. Zeybek oynayan birinin Türk, tango oynayan birini Latin Amerikalı, sirtaki yapan birinin de Yunan olduğunu anlayabiliriz.
Kitapta da Finlandiya halkının Rusya ile 1808-1809 yıllarında birleşmesinden sonra kendi kültürlerini yaratmaya başladıkları öne sürülür.
Türkiye’deki Türk Devriminden sonra başlatılan Türkleştirme/Türkçeleştirme çalışmaları tıpkı Finlandiya’nın bu çalışmalarına benzer. Atatürk’ün yazdığı Geometri kitabında geometrik şekillere Türkçe isim vermesi, Arap ve Fars karışımı olan Osmanlı Türkçesinde Türkçeleşmeye giderek Türkçe kelimeler kullanmaya gidilmesi…
Eğitim (Normal Eğitim ve Askeri Eğitim)
Ordu demek sadece Silahlı Kuvvetler değil, o milleti ileriye taşıyacak ilim, irfan öğrenen ve öğreten bireylerden oluşan ordudur.
Suomi’nin (Finlandiya) yüz ölçümü 338.468 km karedir. Yani Türkiye’den daha küçük bir ülke fakat Finlandiya bu küçük ülkeye kitabın yazıldığı tarihlerde bile birçok okul yapmış. Bunların haricinde Finlandiya, gençlerinin dersleri haricinde de farklı aktivitelerle uğraşmasını ister. Finlandiya’nın eğitimi hakkında bunlar yetersiz. Petrov, kitapta Finlandiya eğitiminin programını da vermiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, bu kitabın askeri okullarda zorunlu olarak okutturdu. Bunun en büyük sebebi ise bir askerin sadece askerlik görevi olmadığı ve askerlik görevlerinin haricinde de devletini çağdaş medeniyetlerin arasına sokmak, devletin milli benliğini yeniden uyandırıp özünü hatırlatmak gibi görevleri de vardır askerlerin. Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabında kışla sadece kışla değildir. Kışlayı bir okul, birçok alanda eğitim veren bir eğitimhane yapmak amaçlanır.
Burada amaç, askerlerin sadece bir asker değil, bu ülkeyi taşıyacak, her alanda eğitimli özellikle de kültür alanında eğitilmiş birer birey olarak yetiştirmektir.
Genel Değerlendirme
Genel olarak bu kitap emperyalizm altında sömürülmeye yüz tutmuş milletlerin, bağımsızlık mücadeleleri için ve bağımsızlık kazanan ülkelerinin yükselmesi, ileriye gitmesi için bir manifestodur ve bu milleti ileriye götürecek şey; tekrar etmiş gibi olacağız ama gelecek nesillerdir. Fakat umutsuz kişilerden oluşan bir millet için bu zordur. Ne olursa olsun bir insan umudunu yitirmemeli. Atatürk’ün şu sözüyle de metni bitiriyorum:
“Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.”
[1] Bilgisi, yetkinliği olmayan kişilerin seçtiği bir yönetici tarafından yönetilmek.
[1] Fince: Finlandiya, bataklıklar ülkesi.