İnceleme - Dayanışmanın Ruhu ve Direniş - Yasin Dedebekiroğlu

Dayanışmanın Ruhu ve Direniş

“Umut denizine atılmış bir olta…” 

Küresel bir pandemi tüm dünyayı kasıp kavurmaya başlamıştı. Lügatimize Covid-19 denen kod giriverdi bir anda. Kalabalıklardan uzaklaşmamız, çarşı pazardan geri durmamız söylendi. İlk etapta iş yerlerimizden, daha sonra sokaklarımızdan olduk. İş yerleri demişken, sahi herkes emeğini satarak dört tarafı çevrili yapılarda mı çalışıyordu? Ne kadar gerçeklikten uzak ve yavan bir söylem değil mi? İlk müdahale malumunuz sanat camiasına yapıldı ve aniden açıklanan genelgelerle insanlar bilinmeyen bir kaosa sürüklendi. Dünya genelindeki uygulamalar görece daha katıydı ama devlet sistemleri eve kapanması istenen insanlara çeşitli kolaylıklar sağlıyordu. Günler geçtikçe durum bir hayli zorlaşmaya, psikolojik bunalımlara sebebiyet vermeye başladı. Varsayımlar, hastalık hastaları, komplo teorileri… Bir tarafta da gelecek günlerin ne getireceğini bilemeyen, kaygılarıyla baş başa bırakılan, yalnız kalan sanatçılar. Bu zor süreçte kimi canına kıydı, kimi ülkeyi terk etti.

Derken halkın huzuru bahanesiyle müziğe ve sahneye saat sınırlaması getirildi. Türlü bahanelerle çoğu festival iptal edildi. Tabii bu sırada kalabalık mitingler, yemekli parti buluşmaları ve toplantılar sürmeye devam etti.

İşte koşulların zorlaştığı böylesine kaotik bir bunalım ortamında, Peyk grubundan tanıdığımız İrfan Alış’ın girişimleriyle “Umut denizine atılmış bir olta…” mottosuyla “Olta Dayanışma” kuruldu ve Olta Dayanışma albüm serisi başladı. Olta Dayanışma gelirleri zor durumda olan müzik emekçilerine paylaştırılacak bir dayanışma albüm serisidir. 

Peki bu Olta nasıl çalışıyor? Öncelikle proje tamamıyla gönüllülük esasına dayanıyor. Yer almak isteyen sanatçılar, şarkılarını Olta Dayanışma’ya bağışlıyor. Dinleyiciler de bu şarkıları dinleyerek ve paylaşarak destek oluyorlar. Bu zamana kadar yayınlanan on dört albümde kimi ilk bestesini, kimi hit olmuş en nadide şarkısını bağışladı. Hiçbir ayrımcılık gözetmeksizin şarkılar belli kayıt kriterleri göz önünde tutularak albümlere alındı, alınmaya da devam ediyor. Belki siz bu satırları okurken on beşinci albüm yayınlanmış bile olabilir…

Bu oluşumda yer alanlardan kimi stüdyosunu kayıt için ücretsiz açtı, kimi enstrümanıyla desteğini sağladı, kimi şarkı düzenlemelerini, kimi de kapak tasarımlarını yaptı. Reklamından, sosyal medyasına kadar hep dayanışmayla hareket edildi ve edilmeye devam ediyor. Bu gibi oluşumlar ve dayanışmanın yaygınlaşıyor olması, bir müzisyen ve bir müzik emekçisi olarak yarına dair umutlarımı yeşertiyor.

Dayanışma adına ülkemizden farklı örnekler de verilebilir. Örneğin, 24 Ekim 2011 tarihinde Van’da meydana gelen 7.2 şiddetindeki depremde, zarar gören depremzedelere destek olmak amacıyla “Van İçin Rock” etkinliği yapılmıştır. Redd grubunun gitaristi ve arkeolog Güneş Duru’nun Twitter’dan (yeni adıyla X) yaptığı “Depremzedeler için bir konser yapamaz mıyız?” paylaşımı ile bir hafta içinde onlarca grup ve sanatçı bir araya gelmiştir. 30 Ekim 2011’de Maçka Küçük Çiftlik Park konser alanında 40 sanatçı ve grubun yer aldığı ve tüm biletlerin satıldığı konser gerçekleşmiştir. Bu etkinliğin ve etkinlikte satılan tüm ürünlerin gelirleri depremzedelere aktarılmıştır. Hatta Türk Kızılay’ı ile yapılan anlaşma ile bir de Van’da okul yaptırılmıştır. 

Yine yakın tarihimizde Redd Grubu pandemi yasaklarını protesto etmek amacıyla sadece sosyal medya duyurusuyla Maçka Parkında 8 Haziran 2021’de bir konser verdi. Bu konseri yüzlerce kişi izleyerek destek verdi. 

Dayanışma adına dünyada da gerçekleşmiş birçok organizasyon mevcut. Bunlardan en önemlisi 3 Temmuz 1985 günü Wembley Stadyumu, Londra’da gerçekleştirilen “Live Aid” konseridir. Etkinlik Bob Geldof ve Midge Ure tarafından, günümüzde de devam eden Etiyopya’daki açlığa yardım fonu toplamak amacıyla düzenlenmiştir. Konserin en unutulmazlarından biri Queen grubunun sahnesidir. Bu konsere 72.000 kişi katılmıştır, ayrıca 100.000 kişinin katıldığı, Pensilvanya’daki John F. Kennedy Stadyumu’nda eş zamanlı olarak bir konser daha gerçekleştirilmiştir.

İşin özüne gelecek olursak bütün bu anlattıklarımız, bize müziğin ve dayanışmanın birleştirici gücünü gösteriyor. “Umut denizine atılmış bir olta” dayanışmayla yoluna devam ediyor. Bu tip girişimlerin devamlılığı için biz dinleyici, okur veya izleyenlerin bu tip oluşumları takip ederek destek olması gerekiyor. Bu hem onları geliştirecektir hem de topluma fayda sağlayacaktır.

828 30