QUASİMODO - SAVAŞ AŞÇI
Asmalı Sahne tarafından sahneye konulan, İbrahim Yusuf Yavuz’un kaleme aldığı, Muharrem Uğurlu’nun yönetip oynadığı “Quasimodo” geçtiğimiz günlerde Baba Sahne’de seyirciyle buluştu.
Viktor Hugo’nun en bilinen klasiklerinden biri olan kitabındaki kambur zangocun iç dünyasına misafir oluyoruz bu oyun aracılığıyla. Oyunu kitaptan ayıran şey, Quasimodo’nun başka bir yaşam, başka imkanlar arayışı fakat bunlara ulaşamayışı.
Oyun, karakterin “El, Kol, Can… El, Kol, Can…” diye sayıklamasıyla başlıyor, varoluşunu sorguluyor ve daha başlar başlamaz seyirciyi oyuna dahil edip onlara “İnsan nedir?” diye soruyor. Kendi sorgulamasına böylece seyirciyi de dahil edip kendi dünyasına alıyor. Karakterle birlikte seyirci de kendine soruyor “İnsan nedir?” fakat bu sorunun cevabını tam olarak verebilmek pek mümkün değil gibi. İnsanı insan yapan şeye, oyundaki seyirciler de farklı farklı cevaplar veriyor. Bu da insan hayatının bir paradoksu olarak karşımıza çıkıyor.
Quasimodo ölseydi ve Tanrı ile yüzleşseydi ona neler söylerdi? Ne söylemesi gerekirdi? Önce Tanrı ile konuşmalarını ve pazarlıklarını görüyoruz. Sonra tekrar hayata dönüp âşık oluyor fakat dış görünüşünün bu aşka engel olacağını bilmektedir. Bu handikap ise ona göre güç sayesinde aşılabilecektir. Bu nedenle krala başvurarak güç yani mevkii talep eder.
Karakterimiz yaşamı boyunca eksikliğini çektiği şeyleri talep etmektedir ve bunu kendisine hak görmektedir. Tanrı’dan isteği dış görünüşünü düzeltmesi, kraldan talebi ise onu güç sahibi yapması…
Oyundaki tüm karakterlere Muharrem Uğurlu hayat veriyor. Tanrı ile Quasimodo’nun konuşmaları bana biraz “Sen Tanrı’nın içindesin, Tanrı da senin içindedir” sözünü anımsattı. Oyunda Tanrı kimi zaman Quasimodo gibi bir fani olarak onun hayatına dahil olmak ister. Quasimodo ise imkânı olsa Tanrı olmak istermiş gibi. Tanrı’nın yüceliği ile Quasimodo’nun düşkünlüğünün bir çatışmasını resmetmiş yazar ve oyuncu. Bu aynı zamanda insanın içinde iyi ve kötünün birlikte bulunduğunu düşündürüyor.
Kral ile konuşmalarında ise yine yoksunluğunu çektiği şeyi talep eder. Bunu da güç aracılığıyla yapmak ister. Asıl amacı; ötekileştiren, görmezden gelen insanların arasında hatta onlardan üstün bir şekilde yer alabilmektir.
Karakterden karaktere geçerken birçok sorgulamalar yapıyor Quasimodo. O bunları yaparken seyirci de ister istemez karakterle empati kurmaya çalışıyor.
Oyunculuk konusunda da birkaç kelime etmek istiyorum. Muharrem Uğurlu’nun sahnede devleşmesine şahitlik ediyorsunuz. Kambur bir karakteri canlandırırken vücut formunu karaktere uydurmak oldukça zorlayıcı ve büyük emek isteyen bir iş. Bunu mükemmel şeklide uygulamış. Sırtındaki kamburluktan, ellerinden, kollarından, çene yapısından ve hatta ayak ve ayak baş parmağından ne kadar zahmetli bir süreç geçirmiş olduğunu anlayabiliyorsunuz. Yaklaşık bir saat boyunca bu saydığım yerleri bir kamburun formuna sokmak çok zor bir iştir. Muharrem Uğurlu’yu tebrik ediyorum. Bu ödüllü oyunu mutlaka seyretmelisiniz.
KÜNYE :
Prodüksiyon : Asmalı Sahne
Yazan ve Uyarlayan : İbrahim Yusuf Yavuz
Yöneten ve Oynayan : Muharrem Uğurlu
Süpervizör : Aydoğan Temel
Yönetmen Yardımcısı / Dramaturg : Emel Selvi – Gül Sümer
Yönetmen Yardımcısı : Damla Simge Darıca
Işık Tasarım : İlker Toğay
Koreograf : Bengü Ergün
Görüntü Yönetmeni : Okan Aysalar
Afiş Tasarım : Rabia Gençer
Fotoğraf : Volkan Erkan