KORKU VE TUTKUNUN SINIRLARINDA GEZİNMEK İNSANI KENDİSİYLE YÜZLEŞTİRİR - EBRU DOĞUSOY, STRANGE DARLING HAKKINDA YAZDI
"Strange Darling" JT Mollner’in yönetmenliğinde, korku ve psikolojik dram unsurlarını iç içe barındıran rahatsız edici ama sürükleyici bir hikâye sunuyor.
Film; tek gecelik çarpık bir ilişkinin, giderek yoğunlaşan bir hayatta kalma mücadelesine dönüşmesiyle başlıyor. Ana karakterler, "Kadın" ve "Şeytan" olarak anılıyor ve filmde zaman çizgisinin sıklıkla kırıldığı bir anlatım tercih edilmiş. Başlangıçta kafa karıştırıcı olan olay örgüsü, sahneler ilerledikçe karakterlerin derinlikli psikolojilerini ve ahlaki belirsizliklerini ortaya koyuyor, izleyiciyi sorgulamaya davet ediyor.
Oregon'un dingin fakat ürkütücü doğasıyla çekilen film, doğanın güzelliğini insan şiddetinin çirkinliğiyle etkili bir şekilde karşılaştırmış. 35 mm filmle çekilmiş olan görüntü yönetimi, doğanın vahşi ortamının çarpıcılığını gözler önüne sererek olayların yoğun gerilimini görsel olarak tamamlıyor.
Tarantino filmlerini anımsatan yapım parçalı zaman çizelgesiyle izleyiciyi sürekli diken üstünde tutuyor.
Özellikle Willa Fitzgerald’ın performansı dikkat çekiyor. "Kadın" karakterini, kurban ve saldırgan arasında gidip gelen tahmin edilemez bir ustalıkla canlandırarak role daha da derinlik katmış.
Ayrıca filmin cinsiyet temelli şiddet ve güç dinamikleri gibi temaları ele alışı klişeleri terse çevirip şok edici unsurlarla tam bir kedi-fare oyununu izleyiciye aktarıyor.
Sonuç olarak "Strange Darling" izleyiciyi ilk dakikasından itibaren içine çekmeyi başaran atmosferi ve akıl oyunlarıyla gerilimi doruk noktasına taşımayı başarmış bir yapım.
Stephen King'in bu filmi övmesinin nedeni, hikâyenin benzersizliği ve gerilim dolu sahneleriyle izleyiciyi adeta hipnotize etmesi olduğunu düşünüyorum.
İyi seyirler…
EBRU DOĞUSOY