KADIN SESİNİN KESİLMESİNE VE KADINLARIN SİNDİRİLMESİNE TEPKİ GÖSTEREN OYUN; “UYANDIĞIMDA SESİM YOKTU” - SAVAŞ AŞÇI

  • 07.Jun.2024

İNCELEME - KADIN SESİNİN KESİLMESİNE VE KADINLARIN SİNDİRİLMESİNE TEPKİ GÖSTEREN OYUN; “UYANDIĞIMDA SESİM YOKTU” - SAVAŞ AŞÇI

                Bu Yapım tarafından sahneye konulan, Amy Nostbakken ve Norah Sadava’nın kaleme aldığı, yönetmenliğini Tamer Levent’in üstlendiği “Uyandığımda Sesim Yoktu” oyunu Asmalı Sahne’nin düzenlemiş olduğu 2.Kadın Yüzler Festivali kapsamında bir kez daha sahnelendi.

Oyunda, karakter annesini kaybetmesi üzerine sorgulamalara ve kendi içinde çatışmaya başlar. Oyun, karakterin iç konuşmaları ve çatışmalarıyla başlıyor.

Karakterimiz yani Cassandra, cenaze töreni için bir anma konuşması hazırlamak durumundadır fakat içerisinde bulunduğu topluluğun daha doğrusu cenaze törenine katılacakların böyle bir konuşmayı hak etmediğini düşünmektedir.

Bir yandan kendiyle çatışan karakter bir yandan da toplumun, eşinin – dostunun aslında ölen annesine değer vermediğini, yok saydığını, ötekileştirdiğini, ezip geçtiğini düşünür ve içten içe öfkesini kusar. Konuşma hazırlıklarına da aslında içindeki bu öfke duygusu yön verir ve provasını yaptığı anma konuşması sersemletici bir tokat niteliği alır.

Belirli sınırlar içerisinde yaşatılan kadınları, onların yaptığı sıradan şeylerin nasıl ahlaki değer ölçüleri dışında kaldığını fakat aynı şeyler erkekler tarafından yapıldığında nasıl da normal karşılandığı anlatılıyor. Erkek egemen toplumlardaki kadınların yeri gösteriliyor daha doğrusu yersizliğinin altı çiziliyor.

Magazin dergileri üzerinden popüler kültür eleştirisi yapılmış hissi oluştu bende. Daha önce okuduğum bir romanda buna benzer bir eleştiri yapılmış, magazin dergilerinin özellikle kadınları etkisi altına alarak olumsuz örnek teşkil ettiği vurgulanmıştı.

Bunların dışında, hikâyenin alt metinlerinde ve satır aralarında; çağımızda bireyselleşen insanların ister istemez kendini merkeze alarak bencilleştiği ve duygularının köreldiğine, katılaştığına yönelik bir gönderme hissettim. Bunun nedeni ise annesini kaybetmiş bir insanın ruh halinin karakterdeki gibi olmayacağıdır. Karakter günlük rutinlerine devam eder bir şekilde banyosunu yapıyor, keseleniyor, içten içe insanlarla alay ediyor… Bu tip sahneler ve davranışlar bende böyle bir izlenim oluşturdu. Karşı görüş olarak; karakter duygusunu bu şekilde dışa vuruyor da denebilir elbette fakat öyle ise bence bu daha güçlü verilmeli. İnsanlarla alay ederken gösterdiği hırs daha şiddetli olmalı örneğin…

İç çatışmayı iyi yansıtabilmek için oyun iki kişi olarak oynanmış ve bu başarılı olmuş. Temposu yüksek denebilecek bir oyun izledik ve oyuncular bu tempoyu, enerjiyi seyircilere iletebildiler. İzlerken temposundan dolayı yorulduğumuz anlar oldu. Bunu eleştirel değil, olumlu bir ifade olarak söylüyorum. Oyuncuların uyumu ve oyunculukları alkışı hak ediyor.

Mesajı bol olan bu oyun izlenmeye değer.

 

KÜNYE

Prodüksiyon : Tamer Levent

Yazar : Amy Nostbakken – Norah Sadava

Çeviren : Gökçenur Şehirli

Yönetmen : Tamer Levent

Yardımcı Yönetmen : Bilge Kutlu

Oynayan : Burcu Görek, Dilara Gül

Koreograf : Utku Demirkaya

Fotoğraf : Fethi Karaduman

Afiş Tasarım : Berkcan Okar

Işık: Gökhan Davulcu

Işık Uyarlama : Selen Çakırhan, Gülşah Bayram

Kostüm : Fatoş Aydoğdu

Müzik Direktörü : Batınhan Altun

Reji Asistanı : Başak Bilge Kutlu

Asistan : Işıl Karacan

 

 

SAVAŞ AŞÇI