FARELER VE İNSANLAR OYUNUNDAN LENNIE'Yİ OYNAMAK İSTERDİM - SABAHATTİN YAKUT RÖPORTAJI
Savaş Aşçı: Sabahattin Bey merhaba. Biz, Düş Art olarak üreten edebiyatçıları ve sanatçıları bir çatı altında toplayıp eserlerimizi dayanışma ruhuyla kitlelere ulaştırmak, aynı zamanda toplum yararına içerikler üretmek isteği ile bir araya geldik.
Öncelikle, bilinenler dışında Sabahattin Yakut kimdir? Mesela, sizi oyuncu olmaya ilk iten, tetikleyen şey ne oldu ve bu yola girmeden önce hayatınızda bir kırılma anı yaşadınız mı?
Sabahattin Yakut: Öncelikle Sabahattin Yakut, Sabo’dur. Tiyatroda bilinen ismi budur en azından. Şaka bir yana Bursa’da başladım tiyatroya sonra Eskişehir’de konservatuvar ve sonrasında İstanbul. Sanatın oyunculuk, yazarlık ve yönetmenlik tarafları benim biricik hayat şevkim diyebilirim. Oyunun bir parçası olmak ya da oyunu baştan kurmak veya oyunun kendisini sıfırdan var etmek en keyif aldığım şeyler. Beni oyuncu olmaya iten şey de herhalde oyun oynamanın dayanılmaz çocuksuluğu olsa gerek. Çünkü bana kalırsa insanlar büyümez sadece oyun oynamayı bırakırlar. Ben de çocuk kalmayı seçtim. Aleni bir kırılma anı hatırlamıyorum ama cesaretimin çok yüksek olduğunu hatırlıyorum. Hatta öyle ki ortaokul bitmeden kendi oyunumu yazıp okul pilav gününde de arkadaşlarımla beraber o oyunu sahnelediğimizi gayet net hatırlıyorum.
Savaş Aşçı: Yaptığınız iş gereği birçok kıymetli oyuncuyla çalıştınız. Size ilham olan biri var mıdır? Tanışmadığınız biri de ilham olmuş olabilir. Yoksa bile izlerken büyülendiğiniz bir oyunculuk oldu mu? Olduysa karakter ve oyuncu ismi verebilir misiniz?
Sabahattin Yakut: Olmaz olur mu? Bursa Devlet Tiyatrosu sanatçılarından ve benim de içinde bulunup yetiştiğim Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun kurucusu Feyha Çelenk. Hem Bursa hem de tiyatro için büyük bir yapı taşı olmasının yanında çok da büyük bir aktris kendisi. Sahneye çıktığında hangi rolde olursa olsun sahnede devleşmesi, seyirciyi enerjisiyle yönetişi, esleri ve oyunculuğa dair dahası ve bunun yanında da öz bir tiyatro insanı oluşu hep önümde ulaşılması zor bir örnek olarak var olmuştur.
Savaş Aşçı: Bizim platformumuzun amaçlarından biri topluma faydalı işler de üretmek, paylaşmak. Bu paralelde, bizim aracılığımızla; okurlarımıza, takipçilerimize ve elbette sizlerin hayran ve takipçilerine en beğendiğiniz oyun ve kitabın hangileri olduğunu tavsiye olması adına söyleyebilir misiniz?
Sabahattin Yakut: Oyun olarak söyleyecek olursam Memet Baydur, çoğu insan tarafından anlaşılamasa da ülkemizin en önemli felsefi oyun yazarlarından biridir. Aynı zamanda iyi bir toplum analistidir. İsminin aksine “Düdüklüde Kıymalı Bamya” oyunu ise yarım yamalak eklektik yaşamları anlatan muhteşem bir toplumsal eleştiridir bana kalırsa.
Kitap deyince de Boris Vian’ın “Günlerin Köpüğü“ kitabı benim için henüz daha yirmili yaşlardayken hayata, sanata ve gerçeklik algıma dair köklü değişimlere sebep olan yazar ve eseridir diyebilirim.
Savaş Aşçı: Bir kitabın filme uyarlanmasını isteseniz bu hangi kitap olurdu ve siz hangi rolü canlandırmak isterdiniz? Dünya tiyatro klasiklerinden hangisinde, hangi rolde oynamak isterdiniz? Bir de çalıştığınız işler içerisinde kendinizin oynadığı, canlandırdığı karakterler arasında en beğendiğiniz karakter hangisi oldu?
Sabahattin Yakut: Tabii ki İhsan Oktay Anar’ın Puslu Kıtalar Atlası. Çok samimi olarak bu filimdeki herhangi bir rol. Bünyamin olur, Zülfiyar olur, Uzun İhsan Efendi olur, Ebrehe olur, olur yani. O kitabın yarattığı dünyanın içinde var olmak bile başka bir heyecan olurdu.
Dünya tiyatro klasiklerinden ise John Steinbeck‘in Fareler ve İnsanlar oyunundan Lennie‘yi oynamak isterdim.
Tiyatro oyunu diyecek olursak kesinlikle Hamiyet oyunundan Hasan. Adamım benim! Dürüst, hak ve halk savunucusu özü sözü bir, duruşu sağlam Topal Hasan. Kamera önünde ise Dengeler'den omurgasız bit yeniği İdris. ikisi de birbirine siyah ve beyaz kadar yakın olsa da oynaması büyük keyifli roller benim için.
Savaş Aşçı: Son olarak, bu yolda ilerlemek isteyen gençlere neler önermek istersiniz. Bu işin olmazsa olmazı nedir?
Sabahattin Yakut: Okumak, izlemek ama çok okumak ve çok izlemek ve de deneyimlemek ve kendine dürüstçe, açık olmak. Çünkü oyunculuk dediğimiz mefhum kendini tanıdıkça, anladıkça gelişen ve dönüşen, dönüştüren bir meslek. İnsan olarak kendimizi tanımak için de okumaya ve izleyip deneyimlemeye ayrıca ihtiyacımız var çünkü önünde sonunda tiyatro ve de sanat dediğimiz şey insana dair bir eyleme biçimi. Bu işin olmazsa olmazı sahnenin üstünde oyuncu da olsa aşağıda seyir yerinde seyirci de olsa "İnsandır" diyebilirim.
Savaş Aşçı: Bizi kabul edip sorularımıza içtenlikle cevap verdiğiniz için size çok teşekkür ediyoruz. Sahneniz, alkışınız çok olsun…
Sabahattin Yakut: Ben teşekkür ederim. Sevgiler