"Bana sardunyalar yeter. İstemem, güller senin olsun” PINAR ÇEKİRGE, PARLA ŞENOL'UN SARDUNYALAR'INI YAZDI
Sevgi dolu bir ailede doğmuştu Parla Şenol. Şanslıydı bu nedenle. Çok küçük yaşlarda peş peşe rol aldığı filmlerle, oyunculuğuna kattığı kendine özgü tonlarla bir anda, en sevilen, giderek kendi izleyici kitlesini oluşturmuş, zaman ötesi bir 'yıldız oyuncu' mertebesine erişmişti. Beyaz perdede kelimenin tam anlamıyla, duyarlık rüzgârları estiriyordu.
Bana Annemi Anlat, Erkek Ali, Çalıkuşu, Serseriler Kralı, Paylaşılamayan Sevgili, Akşam Güneşi, Katilin Kızı gibi filmlerde, yaşar kıldığı karakterlere kattığı duygu boyutuyla giderek kendi özgün dilini oluşturmuştu. Parla Şenol, bir çocuk oyuncu olarak, dönemi itibarıyla ikonografik ve toplum bilimsel bir değerdi artık.
Parla Şenol ile ne zaman tanıştım, ilk karşılaşmamız hangi filmde oldu, hatırlayamıyorum şimdi. Çalıkuşu olabilir ya da Serseriler Kralı.
Yıl 2006… demek on sekiz yıl geçmiş aradan. Başrolde Filiz Akın adlı kitabımın son hazırlıklarını yapıyordum. Tam basım için onay vermek üzereydim ki, Parla Şenol’un Parlama Zamanı adlı anı kitabı geçti elime… hani nasıl derler, bir solukta, satır altlarını çizerek okudum. Filiz Akın’dan içtenlikle bahsettiği satırları alıntı yaptım:
“Aslında Fatma, Türkan, Hülya, Filiz dörtlüsü içinde nedendir bilmem, en çok Filiz’i severdim.(…)
Filiz çok doğaldı, çok şekerdi. Halkın ona yakıştırdığı Avrupai tanımlamasıyla birlikte o muzip tavrı ve sevimliliğiyle kalpleri fethetmiştir.”
Kısaca, ifade etmem gerekirse, son anda Parlama Zamanı, Filiz Akın kitabıma çok şey katmıştı. Parla Şenol’a buradan tekrar teşekkür ediyorum.
Parla Şenol’u en son Gözyaşı Sarayı Kösem’de izlemiştim. Handan Sultan rolünde ne kadar başarılıydı…
Rol aldığı Çatal Maral Kaç Çatal, Hababam Sınıfı, İzmir'in Kızları, Baba ve Piç, Bekarlığa Veda adlı tiyatro oyunları geliyor şimdi aklıma.
Müzikse hep hayatındaydı zaten. Üç yüz bestesi, rol aldığı tiyatro oyunları, yorumladığı şarkılar, seslendirme çalışmaları... 2006 yılında raflarda yerini alan Parlama Noktası adlı anı kitabı...
Parla Şenol 2024'ün son günlerinde yepyeni bir tiyatro oyunu ve Sardunyalar adlı single çalışmasıyla, Ulvi Alacakaptan'ın dediği gibi, hayatlarımızın “kesintisiz yıldız”ı olduğunu bir defa daha kanıtladı.
“Eşimle evlerimizi ayırdıktan, oğlum yuvadan uçtuktan, babamı bir başka dünyaya yolcu ettikten sonra, o pandemi döneminde yaptığım şarkılar vardı. Bunlardan iki tanesinin alt yapısını, kardeşim doğum günü armağanı olarak hazırlamıştı bana. Sonra bir üç yıl kadar öylece bıraktım o şarkıları... derken stüdyo ardından klip çalışması..."
Cadde boştu. Işıklar sönmüştü. Havada ayaz vardı, havada kül ve sardunya kokusu...
Hayatın kreşendolarını, müebbet hayal kırıklıklarını, kalp ağrılarını, onmaz yalnızlıkları gülümseyen bir sessizlikle karşılamıştı her defasında.
O an fark ettim, gözlerinde hüzne çalan ışıklar, maviden erguvana renkler menevişleniyordu.
Gözlerindeki yağmur bulutlarını parmağının ucuyla dağıttı. İçindeki şarkıya kulak verdi yeniden. Duygularının iklimine ses, yankı oldu... dahası yarattığı hayal aurasına yüreğini, söylenecek sözlerini, kahkahalarını serdi.
“Varsın kimse uğramasın...istemem yalancı dost olmasın...”
Yağmur tanelerinin süzüldüğü camdan dışarıya baktı bir an. Sardunyaların kokusunu hissetti. Gecenin ucunda bir yerde, an'lar çoktan düne dönüşmüştü bile.
Tam da Sardunyalar adlı son müzik çalışmasını dinlerken, Canan Sanan’ın yazıp yönettiği, Tiyatro Oyun Kutusu’nun yapımcılığını üstlendiği, Parla Şenol’un Alişan Özkan ile başrollerini paylaştığı, yakında perde açacak Oyun adlı oyunun afişi düştü ekranıma.
Heyecanlandım. Her zaman olduğu gibi sezonu çok, alkışı bol olsun, diyorum.
Sahi, “Bana sardunyalar yeter. İstemem, güller senin olsun,” diyorsanız, Parla Şenol yorumundan Sardunyalar’ı bir dinleyin, derim.
Size ihtiyacımız var Parla Şenol. Çünkü sizin gibi sanatçılar o kadar az yetişiyor ki.
PINAR ÇEKİRGE